A Poem Recited in the Name of the Sun
Leave it to Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir:
Eski İstanbul'da mimarînin saltanatına rekabet eden başka güzellik varsa, o da ağaçlardı. Fakat buna rekabet denebilir mi? Doğrusu istenirse, ağaç, mimarîmizin ve bütün hayatımızın en lutufkâr yardımcısıdır. Beyaz mermerle, yontulmuş taşla uyuştuğu kadar harap çatı ile, süsleri bakımsızlıktan kaybolmuş, yalağı kırılmış çeşme ile de uyuşmasını bilir. O güneşin adına söylenmiş bir kasideye benzer.Translated:
If there were another beauty in old Istanbul that rivaled the grandeur of architecture, it was the trees. But could this be called a rivalry? If the truth is wanted, trees are our architecture's and our entire lives' most generous helper. As much as they know how to complement white marble and chiseled stone, they also know how to agree with a ruined roof, a fountain, its decoration lost to neglect, its basin shattered. They resemble a poem recited in the name of the sun.The plane tree above is the one that stands in the inner courtyard at Eyüp Sultan -- probably one of my favorite in Istanbul.
Comments
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni
ve de uyarına gelirse,
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani...
(And I'm stealing V's copy of Beş Şehir as soon as she leaves.)